Ağız ve Dil Yanması

Ağız Yanması Sendromu (AYS), yüz ile ilişkili ağrının uluslararası sınıflandırmasına göre, “tıbbi veya dişlerle ilgili bir nedeni bulunmayan ağız içinin yanması” olarak tanımlanır. Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği tarafından önerilen tanım ise “ağız içinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sürekli olarak ağızın yanması veya benzer bir ağrıdır”. AYS, ağız içinde yanma, karıncalanma veya uyuşma olarak da betimlenir; genelde dili, damağı ve/veya dudakları da etkiler. Çoğunlukla iki taraflıdır ve tek bir sinirin dağılım bölgesine uymaz. AYS, normal miktarda tükürük salgılama olmasına rağmen, ağız kuruluğu ve tad almada bozukluk ile birliktedir; kokusal algılamada bozukluğa da neden olur. Susuzluk veya kas ağrısı gibi genel semptomlarla birlikte de bulunabilir. Ağızdaki bulgular ile diğer başka ağrı bölgeleri arasında nedensel bir ilişki olduğuna dair herhangi bir kanıt henüz bulunamamıştır. AYS’nin yaşam boyu yaygınlığı %3,7-18, yaşlılarda ise %40 civarındadır. Daha çok kadınları etkiler, cinsiyete göre oran 7:1’dir, özellikle menopoz veya menopoz sonrası dönemlerindeki kadınları etkiler. Başlangıç yaşı, erkeklerde kadınlara göre daha erkendir (yaklaşık olarak 30’a karşı 50 yaşları).

AYS, çeşitli nedenlerden ötürü birçok doktor için tanı zorluğu çıkarır. Tanı ölçütleri net bir biçimde belirlenmemiştir; sebepleri çok faktörlüdür ve yeterince anlaşılamamıştır. Dolayısıyla, bu durumda yeterli tanı koyulamaz. Klinik yönetimi de benzer biçimde karmaşıktır, bütünlüklü bir tedavi protokolü yoktur. Birçok doktor bu hastaları nasıl tedavi edeceğini bilememektedir. Hastaların yarısında 6-7 yıl içinde kendiliğinden kısmi  hafifleme olur, ancak AYS yaşam kalitesini ciddi biçimde etkiler ve psikolojik rahatsızlıklara neden olmaya devam eder.

 

 

AYS Tanı Ölçütleri:

Hergün, iki taraflı, ağızda yanma veya karıncalanma ya da uyuşma gibi ağrı benzeri hisler:

(1) Ağız mukozasında derinde hissedilir.

(2) En azından 4 ile 6 aydır devam eder.

(3) Süreklidir (neredeyse bütün gün boyunca).

(4) Uykuyu pek bölmez.

(5) Yeme veya içme ile asla daha kötüye gitmez fakat hafifleyebilir.

AYS’ nin diğer belirtileri:

Tad almada bozukluk ve ağızda kuruluk hissi, ağız içinde ve diş etlerinde kaşıntısı, yutma güçlüğü ve ağız kokusu

Susama

Bozuk kokusal algılama

Baş ağrısı

Çene eklemi, boyun ve omuzlardaki kaslarda ağrı veya gerginlik

Anogenital bölgede yanma hisleri

Hastanın kişilik özelliklerinde ruh hali değişimleri ve/veya belirli aksamalar

 

AYS’ nin Nedenleri:

AYS’ nin genel nedenleri; Sjögren sendromu, şeker hastalığı, mantar enfeksiyonları, demir, folik asit, çinko ve B grubu vitaminlerinin eksikliğidir.

Laboratuvar tetkikleri en azından şunları içermelidir:

(1) Kan örneği; tam kan sayımı, glikoz, demir, serum ferritin, B12 vitamini, çinko, Sjögren sendromundaki serum antikorları ve Helicobacter pylori‘yi test etmek için           (2) Mantar enfeksiyonlarının tespiti için ağız içinden ve damaktan alınan kültür.

Özetle, primer AYS, herhangi bir özel tanı testi olmaksızın, bir dışlayıcı tanı biçimidir. Ağız içinde ağrı ile ilişkilendirilecek, diğer ağrı veren belirtiler ve duyusal anormallikler araştırılmalıdır. Buna ek olarak, AYS başlangıcı genelde diş bakımı, fiziksel hastalık veya stresli yaşam olayları ile tetiklenir. Psikiyatrik bulgular da (anksiyete, depresyon, kronik yorgunluk, uyku problemleri vb) alakalı stratejileri belirmek için değerlendirilmelidir.

 

AYS’ de Tedavi Yaklaşımları:

Diyet Kılavuzları

Diyet kılavuzları ağız yanmasını arttıran yiyeceklerden kaçınmayı önerir (alkol, baharatlı yiyecekler ve asitli içecekler). Diyet kılavuzlarının etkinliğini araştıran çalışmalar henüz yapılmamıştır; ancak, risk/fayda oranının düşük olduğu ve bu yüzden önerilerin zararsız olduğu varsayılabilir.

Tıbbi Tedaviler

Yapılan çalışmalarda antikonvülzan (klonazepam), α-lipoik asit, antidepresanlar (trazodon, amisülprid, paroksetin, ve amitriptilin), analjezikler (benzidamin hidroklorür gargara), klordemetildiazepam, bilişsel davranışsal terapi ve postmenapozal kadınlarda hormon replasman tedavisi kullanıldığı görülmüştür.

Hastalar tükrük arttırıcı (%19,1), anksiyolitik ilaçlar (%34,8), lidokain ile durulama (%20,9), yapay tükürük (%9,6) veya topikal kapsaisin jel (%15,7) ile tedavi edilmiştir. İlginç biçimde, anksiyolitik tedavi alan hastalarda en başarılı sonuçlar alınmıştır.

α-Lipoik asit, hem hidrofilik hem de lipofilik özelliklerinden dolayı iyi bir antioksidandır. Sinir rejenerasyonunu aktive ederler. Buna ek olarak, α-lipoik asit, C ve E vitaminleri gibi antioksidanları rejenere eder, nörotrofik gelişim faktörü üretimini tetikler. α-lipoik asit (600 mg/gün), gabapentin (300 mg/gün) veya her iki tedavinin birleşimi etkili olmuştur.

Acı biberin aktif bileşeni olan kapsaisin, TRPV1 reseptör agonistidir. İlginç şekilde, oral kapsaisin etkili bir tedavi olarak görülmemiştir. Maalesef, sistemik kapsaisin kullanımının etkili olduğu önerilse de, bunun kötü toleransı olabilir (mide ağrısı). Topikal kapsaisin, hem çene eklemi ağrısı hem de radyokemoterapi sonrasında oral mukozit yönetiminde kullanılmıştır. Topikal kapsaisin, termal, kimyasal ve mekanik uyarıcıya desensitizasyonu azaltır. Topikal olarak kullanıldığında, tekrar tekrar kullanılması gerekir çünkü tükrük akışı ve dil hareketlerinden dolayı çabucak erir ve etkişizleşir.

Klonazepam, beyin serotonerjik sistemi üzerinde güçlü bir etkiye sahip olduğundan, ağrı inhibisyonunu azaltmayı teşvik eder ve deaferentasyon yüzünden doğal merkezi nöronal hiperaktiviteyi baskılar.

Amisüliprid, seçici bir dopaminerjik antagonisttir. Ancak düşük dozlar (<50 mg/gün), tercihen D2 otoreseptörleri bloklayarak dopaminerjik iletimi arttırabilirler ki bu dopamin sentezini ve salınımını kontrol eder. Dolayısıyla, amisülpirid AYS ile bağlantılı dopaminerjik sistemin azalmış fonksiyonunu iyileştirebilir.

Farmalojik Olmayan Tedavi Stratejileri

Tükürüğü tetikleme tedavisi

Düşük enerji seviyeli  lazer tedavisi

Dil koruyucu

Psikoterapi

Girişimsel Tedaviler

Dil sinirinin bloke edilmesi

Topikal anestezik madde uygulanması